18 Ekim 2010 Pazartesi

Plastiğin doğa ile kavgası...


Hayatımızın hemen hemen her alanında kullandığımız plastik, çoğu zaman çöpe dönüşen sanayi artıkları haline geliyor. Geridönüşüm kavramının altında yatan yegane artık; plastik… Hayatımıza bir şekilde giren plastik, doğayı yok etmek için gönderilmiş bir silah gibi adeta. İşimiz geridönüşüm olunca, ilk etapta akla çok şey gelmeyebiliyor. Biraz düşünüp kurcalasanız da yapabilecekleriniz aslında sınırlı. Özellikle içindeki ürün için aldığımız bidon ve pet şişeler, atmaya kıyılamayacak kadar işlevli gelebiliyor insanın gözüne. İleride illaki bir şey yapar, değerlendiririm bunu diyerek bir yerde saklama gereği duyuyorsunuz ama gel gör ki; yan komşunun sizi belediyeye “çöp ev” başlıklı bir slogan ile ihbar edebilme ihtimali geliveriyor aklınıza. Biriktir biriktir nereye kadar? Hani yaşlı ninelerin eskiyi atamama, market poşetlerini-yoğurt kaselerini biriktirme vb. gibi huyları vardır ya; işte ondan… Bu felsefe ile yola çıkınca insan, “ben şimdi böyleysem yaşlanınca nice olur halim?” diyerek kedere boğulması kaçınılmaz! Bunun için belki şöyle bir çözüm mantıklı olabilir; evin her yanına, “Çöp biriktirme, titre ve kendine gel; sen daha çıtırsın” yazıları yapıştırmak… Eş, dost sen kendini kandırıyorsun dese de aldırmayın…(Burada eş, dostun tepki gösterdiği kısım; çıtırlık mevzusu da olabilir/olmayadabilir. Ne olursa olsun yine de aldırmayın; nihayetinde ikisi de aynı kapıya çıkıyor)


Neyse, gelelim asıl hadiseye… Plastik şişelerden bahsetmişken güzel bir geridönüşümle, olayı daha anlamlı hale getirelim. Plastik şişeden ne olur diyenlere okkalı bir cevap niteliği taşıyan tasarımları ile İngiliz ablamız Anna Garforth’u takdim etmekten gurur duyuyorum efendim.

Nasıl mı?

Ters çevirip renklendirdiği plastik şişeleri, sakısıya dönüştürerek oldukça güzel sonuçlar ortaya çıkartmış.






Fotoğraflara ait alıntılar ve Anna Garforth için buradan buyrun... 
 
Bununla birlikte bir başka geridönüşüm örneğinden de bahsetmekte fayda var. Elinizdeki plastik şişeyi aşağıdaki basit uygulamalardan geçirerek, evinizde ya da iş yerinizde ziyadesiyle işlevli bir ürün haline dönüştürebilirsiniz.



Fotoğraflara ait alıntı için buradan buyrun...



Plastik mevzusu ile ilgili son olarak bahsetmek istediğim bir proje daha var. Güzel bir sosyal sorumluluk projesi… Bahsettiğim bu projenin adı; “ Mavi kapak Projesi”. Türkiye’nin dört bir tarafında özellikle okullar tarafından büyük destek görmekte. Aslına bakarsanız fazla zahmeti de yok. Yapacağınız tek şey; mavi kapakları toplayarak ilgili yere göndermek olacak. Toplanan bu kapakların her 250 kg.’ı ihtiyacı olan bir kişiye tekerlekli sandalye olarak dönüyor. Çevrenizde gördüğünüz ve rengi mavi olan her türlü plastik kapak kabul ediliyor.


Peki bu kapakları nereye göndereceğiz?

İstanbul için:

Küçükbakkalköy Mahallesi. Kayışdağı Caddesi. No:143 Ataşehir Belediye Başkanlığı Çevre Koruma Ve Kontrol Müdürlüğü. ATAŞEHİR/İSTANBUL
(kargo ücretini ataşehir belediyesi ödemektedir. )
Ulaştıramadığınız kapaklar için Alo Çevre Hattı(0216-570 50 99)’ndan bilgi alabilirsiniz.

2 yorum:

  1. Yazıyı okuyunca kalkıp mutfak dolaplarımı kontrol ettim. Ve hıçkırarak, ağlıyarak, isyan ederek fark ettim ki:
    Hani Pınar köftelerin plastik kapları olur ya. Ya da Algida dondurmalar falan. Allahım ben onları biriktiriyormuşum. Saksı da olmaz ki o kadar küçük kaptan.

    Methods beyciğim, fikir beklemekteyim sizden :)

    YanıtlaSil
  2. :)))
    Valla şu biriktirme işinden nasıl kurtulabiliriz bilmiyorum. Sanırım tedavilik bir durum bu bizim için :D

    En kısa zamanda bu tür kaplardan "neler yapılabilir?" sorusu üzerine düşelim o zaman :)))

    YanıtlaSil

Sen de dök içini...